ÖYKÜ’NÜN DOĞUM GÜNÜ PASTASI (MANTAR EV PASTASI)

     Aslında yazacak başka tarifler var sırada ama önceliği bu pastaya vermek istedim. Tam istediğim gibi, çok güzel oldu. Sorunsuz,  hiçbir problem olmadan rahat rahat yaptım. Her butik pasta bir öncekinden daha iyi oluyor zaten. İlk yaptığımı hatırlıyorum da.

     Her pastayı bitirişimde bir sonrakinde ne yapacağımı düşünüyorum. Bu yakınlarda pek doğum günü yok. Ama haziranda bu sefer benim günüm var. Şimdiden beklentiler yükselmeye başladı. Artık bir taraftan o gün nasıl bir pasta yapabilirim diye bakmaya başladım. Çünkü mutlaka bir butik pasta istiyorlar.
    Gelelim bugünkü pastamıza. Hazırlıklarım bir hafta öncesinden tamamdı. Şeklini belirledim. Hatta internette bulduğum resmi büyütüp pandispanya büyüklüklerini belirledim. Malzemeleri önceden sipariş verdim. Sonunda hiç kimsenin evde olmadığı zamanda da rahatça yaptım. Özellikle butik pasta yaparken bana karışılmasından hiç hoşlanmıyorum. O yüzden yalnızken yapmayı tercih ediyorum. Konsantrasyonumun bozulmaması için.
    Öykü pek öyle karışık şeylerden hoşlanmadığı için ve de pastanın kendisi yeterince süslü olacağından pandispanya ve ara kreması oldukça sade idi. Kendisi çukulatalı istedi, öyle de oldu. Ama son ana kadar pastanın şekli konusunda en ufak bir ipucu bile vermedim. Beğeneceğinden emindim. Her şey süpriz olsun istedim. Gerçekten de tam bir süpriz oldu. Kimse bu kadarını tahmin edemezdi. Bu sefer her ayrıntıyı çektim. Ben bu konuda çok sıkıntı çekiyorum. Türkçe sitelerde butik pastaların ayrıntılı olarak yapımı pek yok. Rusça ve korece birkaç sitede bulabiliyorum. Benim gibi kursuna gitme imkanı bulamayanlar için yaptıklarımı tek tek resimledim.
      İşe bir gün öncesinden pandispanyalarını pişirip ara kremasını ve ganajını sürmekle başladım. Bir gün önceden yaparsanız ertesi güne ganajı sertleşmiş durumda şeker hamuru ile sarılmaya hazır hale geliyor. Ev ve çatısı olacağından iki ayrı pandispanya yapmam gerekiyordu. Alttaki pandispanyayı sade, üsttekini kakolu olarak palanladım. Asıl amacım alttakini beyaz çukulata ile ganaj yapmaktı ama olmadı. Nedense beyaz çikolata bitter gibi sertleşmiyor. Bu yüzden sonradan vazgeçtim.
     Pandispanyaları tarifteki gibi hazırladım. 20*20 cm.lik borcam kullandım. Borcamdan çıkması zor olmasın diye altına pişirme kağıdı serdim.

     Alttaki parçanın üsttekinden biraz daha küçük olması gerekiyor, piştikten sonra kenarlardan 2 cm kadar küçülttüm. Kestiğim parçaları atmayıp pastanın üçüncü katına yan yana koydum. Çünkü biraz yüksek bir pasta olması gerekiyordu.

     Aralarına kakaolu yağlı pasta kreması sürdüm. Üstteki parçaların üzerini düzeltmek için de aynı kremadan biraz kullandım. Bunun üzerini de ganaj ile kapladım.
     Çatısını yaparken aynı büyüklükte kakaolu pandispanya kullandım. Bu sefer pandispanyayı küçültmedim. Ama ikiye kestikten sonra üstteki parçayı kenarlardan 2’şer cm küçülttüm. Çünkü yukarı doğru çatı şekli alması gerekiyordu. Yine kestiğim parçalardan kullanarak çatı şekli verdim.

     Yine üzerini ganaj ile kaplayıp sertleşmek üzere buzdolabına kaldırdım.
Ertesi gün ilk işim her iki parçayı şeker hamuru ile kaplamak oldu. Alt katı beyazla üst katı ise kırmızı ila kapladım. Sonra sıra geldi küçük parçaları yapmaya.

     Evin kapısını kahverengiden yaptım. Üzerine ahşap görünümü verdim. Aynı şekilde pencerenin kepenklerini de yaptım.

    Kapının önüne merdiven yaptıktan sonra gri taşlar yapıp evin kenarlarını bunlarla kapladım.

     Duvarına yeşilden taş parçaları yapıştırdım. Kepenklerin arasına maviden camını yapıp üzerine taşlar koydum. Kenardaki bazı taşların arasından otlar çıkardım.

     Kapının önüne saksıda çiçekler kondurdum.
   Çatısını yapmak çok kolay oldu. Daha önce kapladığım kırmızı çatının üzerine çeşitli büyüklükte yuvarlaklar yapıştırdım.

     Üzerine oturtmak için siyah saçlı, saçlarını iki kulak şeklinde bağlamış bir kız yaptım. Oldukça yüksek bir pasta olduğu için iki parça halinde buzdolabında beklettim ve servis zamanı parçaları biraraya getirip kızı en üstüne oturttum.

     En çok korktuğum şey de pastayı taşırken düşüp dağıtmaktı. Neyse ki böyle kötü bir şey başıma gelmedi. Öykü çok beğendi. Çocuklar hemen taşlarını, çiçeklerini falan yemeğe başladılar. Bakalım bir sonraki konseptimiz ne olacak…

2 Yorum

seldanın mutfak defteri için bir cevap yazın Yanıtı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir