NURDAN’IN MARİFETLERİ

     Blogumun isim annesi, sevgili mesai arkadaşım, bir tanecik hemşiremin evine hayırlı olsuna gittik. Böylece ne kadar marifetli ve hamarat bir hemşirem olduğunu da test edip onayladık.

     Böyle günlerde herkesin yaptıklarının arasında birkaç zor tarif olur ama yarısı da böyle olmaz ki. Hadi baklava açtın, yanına mantıyı niye yaparsın. Hadi onu da yaptın, bir de içli köfte yapılır mı? Meğerse ki yapılırmış. Ama herkesin kolay kolay yapabileceğini sanmıyorum.
     O gün bizim işimiz çok kolaydı, giyinip süslenip gittik. Orada da çayını koymaya yardım ettik, tabakları masaya taşıdık. Bir de baktık ki götür götür bitmiyor. Öyle ki masanın üzerindekilerden bize oturacak yer kalmadı. Baklavayı falan sehpanın üzerine kaldırdık da oturabildik neyse.
     Herkes ilk önce mantıyla başladı. Kayseri mantısı gibiydi, küçücük. Hiçbir hile de yok, tek tek kendisi elleriyle açmış. Aslında mantı ile baklava bile tek başına yeterdi ama arada başka çeşitler de vardı.

     Baklava ise merdane baklavası. Ama tam kıvamında, şerbetini iyice çekmiş, hamur falan olmamış, tam zamanında şerbeti verilmiş.

     İncirli sütlü tatlı. Üzeri şam fıstğı ile süslenmiş. İncirlerin üzerindeki muhallebisi de oldukça hafif.

    Tatlıyla başlamışken kurabiye ile bitirelim. Üzerlerine pudra şekeri serpilmiş, kimisi yıldız, kimisi kalp, kimisi ayı şeklinde, ağızda dağılıveriyor. Kızı Elif de yardım etmiş bunları yaparken.

     Tuzluların ağır toplarından biri, mantıdan sonra gelen içli köfteydi. Nar gibi kızarmış, uzun zamandır yememiştim, iyi oldu.

     Nurdan’ın salata tercihi kısırdı. İçine havuç da rendelemişti. Yeşilliklerle birlikte o da pek güzeldi.

     Tuzlularımızdan bir diğeri de açmaydı. Ama sade yapılmamıştı, onun da içinde kıymalı iç vardı. Ne de güzel kabarmıştı.

     Ben yazarken yoruldum, son tuzlumuz da börekti. Görüldüğü gibi hiçbir şeyde kolayına kaçılmamıştı. “Bunları yaparken çok yoruldum, böreği de hazır yufkadan yapayım” bile denmemişti. Elde açma börekti.

     Her şeyden yedik, hatta bazılarından bir daha yedik. Sonra mı? Akşama hiçbirimizin bir şey yiyecek hali kalmamıştı. En zoru tok karnına yemek hazırlamaktı…

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir